Sayfalar

Bu Blogda Ara

18 Aralık 2010 Cumartesi

How it feels to have a stroke

4 Aralık 2010 Cumartesi

formspring.me

Ask me anything http://formspring.me/arkadasy

formspring.me

Ask me anything http://formspring.me/arkadasy

28 Kasım 2010 Pazar

Yenileniyorum

Bundan 15 yıl önce, yani 1995 yılında, askerliğimi kısa dönem yaptım. O zamanlar kısa dönem askerlik 8 ay, normal askerlik süresi 16 aydı (yoksa 12 miydi? Hatırlamıyorum). Ben askere giderken kısa dönem yapacağıma hiç ihtimal vermiyordum. Sınava girip döneceğimi, 10 gün sonra da nerede askerlik yapacağımı öğrenip oraya gideceğimi düşünerek Nisan başında Samsun'a gittim ve Kasım'da Ankara'ya döndüm (o zamanlar Ankara'da yaşıyordum). Yani askerlik ile ilgili gitmeden önce kafamda kurduğum hiç bir hikayeyi yaşamadım.

Gider gitmez başıma düşündüklerimle hiç uyuşmayan şeyler geldiğini görüp doğrudan asker elbiselerim elime tutuşturulunca ben de tutuştum. O zamanki sevgilimi arayıp "ben dönmüyorum, beni alıkoydular, bir şeyler yapabilir misin?" dedim (babasının devletin her yerinde güçlü tanıdıkları vardı ve ben kurtarılma hayalleri kurmaya başlamıştım). Ama "oldurmaya" çabaladığım her şey gibi bu da sonuç vermedi. Evren'in halime sevgi dolu bir gülümsemeyle baktığını bilmiyordum tabi, o zamanlar...

Ben buruk ve depressif bir kabullenmeyle "e, peki burda zaman nasıl geçecek?" diye düşünmeye başladım. Baaari burada olduğum zamanı değerlendireyim, kış boyunca aldığım kiloları vereyim, spor yaparak geçireyim zamanımı... Hadi Yahya, shape-up!

Gerçekten de askerliğimi spor yaparak, ve tabii, bir eğitim çavuşu olarak görevlerimin gereklerini yerine getirerek geçirdim. Askerlik sonunda 57 kiloydum, karnımda 3 sağ ve 3 sol olmak üzere 6 dilim baklava vardı. Pek tabii ki bunların yanında, bir uzun atlama çalışması sırasında sol dizimin ön çapraz bağlarının yırtık artıkları da cabası... Ha, bir de bir gece nöbet dönüşü kışla mutfağının önündeki zincire takılıp düşmek üzereyken sol elimi yere destek etme çabasıyla kendimi düşmekten kurtarırken, sol el bileğimde de ileride karpal tünel sendromu oluşturacak kalıcı bir arıza yarattığımı belirtmeyi de unutmayayım.

Gel zaman git zaman... Bugün 67 kiloyum (ama bence daha iyi görünüyorum :) ) ve sol dizimle sol el bileğim artık "bizimle ilgilen ve kendini yenile" diye ciddi uyarılar göndermeye başladı. Ben de bu uyarılara kulaklarımı tıkamayı bırakmaya başladım. Geçtiğimiz salı günü sol dizimden ameliyat oldum ve ön çapraz bağlarımı tamir ettirdim. Doktorum, MR'da görünmemekle birlikte dize girince menisküs yırtığım olduğunu da farkettiğini ve onu da temizlediğini söyledi. Ellerine sağlık. Aynı doktor sol el bileğimdeki karpal tünel sendromu için de operasyon yapacak, ama en az 1 ay sonra. Şimdilik ihtiyacım var sol elime, koltuk değneklerini kullanırken lazım oluyor.

Velhasıl-ı kelam, 2011'e yenilenerek giriyorum. Ama yenilenme başlayınca sol el, sol bacakla kalmaz. Zaten bana kalırsa, bu sol el, sol bacak meselesi benim içsel yenilenmemin dışarıya yansıması... Ya da tersi! Bu dışsal yenilenme, içimde de bir yenilenme yaratıyor. Her neyse, topyekün yaşıyor gibiyim bu yenilenmeyi. Ve sevdim geçirmekte olduğum bu dönemi. Evde koltuk değnekleri ve bilgisayar sandalyemle dolanıp durmayı, kendi iğnemi kendim yapmayı, ameliyat öncesi 10 yıllık Amerikan vizesi almış olmayı...

Neden sol tarafta bedensel sıkıntılarım??? Beynimin sağ tarafını kontrol altında tutmaya çalışmam nedeniyle mi??? Beni sürekli "şimdi ve burada"nın sıkıntısızlığına, endişesizliğine davet eden sağ beynime kızan sol beynimin "kontrol" saplantısıyla mı yarattım bu arızalarımı acaba? Geçmişte yaşadıklarını kaydedip kendince dersler çıkaran sol beynim her adımımda geleceği düşünüp endişelenirken  sağ beynim "şimdi ve burada her şey ne de güzel, tam da olması gerektiği gibi" diyor da, bedenim de bu karmaşayla başa çıkamayıp sendeleyip duruyor mu yani?

Ben sağ beynime sesini duyurması için daha çok izin verdikçe bedenim de hayatım da yenilenmeye başladı. Ve ben sevdim içinde olduğum bu dönüşümü.

29 Eylül 2010 Çarşamba

Life is your mirror

Life is your mirror.

You cannot enjoy the beauty of life unless you see, accept and enjoy your own beauty.

See it, accept it, enjoy it. And if you care and maintain it, you will enjoy it more and more.

And you will enjoy more and more what you see in the mirror, too. The life!





26 Temmuz 2010 Pazartesi

Ayna ayna, söyle bana...

Bir süredir yazmadım. Yazamadım demek anlamsız, çünkü yok bir manim yazmamak için. Ama yazmamayı neden seçtiğimi de bilmiyorum. Zaten "neden" sorusuna takılmayı da bıraktım bir zamandır. İstememişimdir, yazmamışımdır, şimdi istedim, yazıyorum.

Bugünlerde işyeri çok tempolu, çok yoğun, çok koşturma var. Buranın her günü böyle olsaydı, doğalı bu olurdu, o zaman "bugün çok yoğun, çok koşturmalı" falan gibi cümleler kurmazdık. Bu durum madem "bugünlerde" böyle, belli ki plansız yürüyor işler ya da planlandığı gibi yürümüyor. Onun için birisinden "işler çok yoğun, bir türlü bitmiyor, yetişmiyor, zaman yetmiyor.." vs. gibi şeyler duyduğumda hemen kafamın içinde "işlerini planlayamıyor" diye bir etiket yanıyor.

Bugünlerde artan diğer şey, doğal olarak, herkesin herkesten ve herşeyden şikayetçi olması. "Benim bunca yaşadığım sıkıntı, olumsuzluk falan, filan, filelenk, herkes bir değişip düzelse, her şey düzelir, dünya düzelir, ama kahretsin işte, onlar çok şanslılar, güçlüler, falanlar, filanlar, bense çok şanssızım, ezilenim, bahtsızım, "kurban"ım..." minvalinde bir dövünme halinde herkes.

Bir ara bu tip ruh halleriyle gelenlere, çevrenizdeki herşey ve herkes sizin aynanızdır, aynadaki görüntünün düzelmesini istiyorsanız aynaya yansıyanda değişiklik yapın, derdim. Pek spirituel bulup dudak bükerlerdi. E, haklılar tabi. Düşünün: İş yerinizdesiniz, işler başınızdan aşmış, üzerinizde büyük baskı hissediyorsunuz, çevrenizdeki herkes ve herşey de işinizi ve hayatınızı daha da zorlaştırmak için anlaşmış gibiler. Herkes ve herşey sinirinize dokunuyor, düşmanınız gibiler... Yok, yok, gibi mibi değil, basbayağı düşmanınızlar! Biri size bir şey söylüyor, daha da sinirinizi bozuyor, öteki işini yapmıyor, sizin işinizi daha da bozuyor, bu yetmezmiş gibi patron da onu koruyor! Kendinizi bu kadar çaresiz hissetmek için bundan daha nefis bir mizansen olamaz, öyle düşünün.

E, insan bu haldeyken çevresine bakınıp kendisini kurtaracak bir kurtarıcı (ah ama nerdeeee... peh!), hadi bu olmadı bari derdini dinleyip kendisine hak verecek, onu anlayacak, dinleyecek, onun çok net gördüğü bu acımasız gerçekleri görecek bir kader arkadaşı, beraber ah ahlanıp vah vahlanacağı bir dert ortağı arar gözleri. Şanslı keratalar, öyle bi işyerinde çalışıyorlar ki, insan kaynakları müdürleri bir psikolog! Bundan daha uygun dert arkadaşı mı olur?!! Ve hatta şirketteki konumu gereği, belki de olayları ve kişileri kendi gözleriyle görebilecek ve yargılayabilecek, kurtarıcısı bile olabilecektir bu kişi!

Eh bravo! Son çare diye sarılmaya gittiğiniz bu kişiden, kurtarmasından geçtiniz, hadi hiç olmazsa ne kadar haklı olduğunuzu görmesini, başınızı okşayıp vah vah demesini, sırtınızı sıvazlayıp dertleşmenize ortak olmasını beklerken o kalkmış size "çevrenizde gördüğünüz herşey ve herkes sizin aynanız. Aynadaki görüntüden hoşlanmıyorsanız değiştirmeniz gereken aynanın yansıttığıdır, aynadaki görüntüyü başka türlü değiştiremezsiniz." türünde aptal saptal şeyler söylüyor... Sadece göz devirip dudak bükmenize şükretsin o, şöyle ağzının ortasına iki tane çaksanız tam rahatlarsınız aslında... Alın işte, zaten herkes ve her şey size karşıymış gibi hissettiğiniz bir anda, medet umduğunuz kişi de size karşı! Bu nasıl bir hayat yaaa!!!

Efendim, affınıza sığınarak birkaç hatırlatmada bulunmak isterim:

1- Ben psikologum, ama klinikçi veya terapist değilim. İnsan kaynakları alanında çalışan bir psikologum.

2- Hayatlarında deneyimledikleri sıkıntılar ile ilgili benimle konuşan insanlar çoğunlukla arkadaşlarım ve/veya tanıdıklarım. Çoğu zaman bana anlatırken onlara çözüm bulmamı beklemediklerini söylemekle birlikte benim onlara çözüm olabilmem için bir medet umduklarını bilirim. Zaten daha en başından çözüm beklemediklerini belirtmelerinin nedeni benim "hiç kimse, hiç kimsenin kurtarıcısı değildir, ilişkilerinizi medet umarak şekillendirmeniz problemlerinizi çözmek yerine derinleştirebilir" şeklindeki tavrımı bilmeleridir.

3- Hayat içinde deneyimlediğiniz problemlerinizle ilgili olarak bir psikologla (ister klinikçi, ister terapist, ister çevrenizden bir arkadaşınız olsun) konuşmaya karar verirken onun sizin dertleşme arkadaşınız veya yargıç/savcı/avukat/polis olmasını bekleyerek gitmeyin. Çünkü bir psikolog bunların hiç biri değildir, en azından bunlardan biri olmak üzere eğitilmemiştir. Bir psikologa hayat içinde karşılaştığınız dertlerden, problemlerden bahsedersiniz, o da size yaşadıklarınızı neden tam da deneyimlediğiniz şekilde yaşadığınızı anlayabilmeniz için yol gösterir, ışık tutar. Yani olan bir olayın, söylenen bir sözün, karşılaşılan bir tepkinin vs. sizde yarattığı duygusal etkinin kaynaklarının sizin zihninizde bir yerlerde yerleşmiş kayıtların etkisiyle oluşan algınız olduğunu anlamanıza yardım eder. Algı denilen şeyin çevrenizdeki dünyanın zihninizdeki yorumu, temsili olduğunu anlamanıza yardımcı olur. Algıladığınız dünyanın mutlak gerçeklik olmadığını, zihninizin yorumu olduğunu görmenizi, bu şekilde yorumlamanıza (algılamanıza) neden olan kayıtlarınızı bulmanıza, bu kayıtları değiştirmenize yardımcı olur.

Bir insanın algıladığı dünyanın (gördüğü, kokladığı, işittiği, dokunduğu, tattığı dünyanın) ham veri olmadığını, zihinde işlenen ve yorumlanarak oluşturulan bir bilgi olduğunu söyleyince pek spirituel bulmuyor kimse. Zihin gelen ham veriyi işlerken bir sürü kaydı toparlayıp işliyor, sonunda bir yorum oluşturuyor. İşte algıladığımız şey bu yorum, işte anladığımız şey bu. İşlenmemiş veriyi anlamayız. İşlenmemiş veriye duygusal tepki veremeyiz. İşlenmemiş veride yanlış olan bir şey yoktur çünkü, tam olduğu gibidir o.

Şimdi aynalar maynalar gibi spiritüel laflar biraz anlam kazanmaya başladı mı?

Şimdi hayat içinde yaşadığımız sıkıntıları çözmek için yapabileceğimiz tek şeyin, değiştirebileceğimiz tek şeyin kendi kayıtlarımız, zihnimizin veri işleyip yorum oluşturmak için kullandığı içeriği anlayıp dönüştürmemiz gerektiği konusunda konuşan bir psikologla karşılaştığınızda hala ona kızıyor musunuz? Eğer kızıyorsanız bu psikologun meselesi değil, onun suçu değil. Sizin zihninizdeki psikolog temsilinin suçu. Kusuruma bakmayın... Yaaa, bunca sıkıntınızın yükünü, suçunu üstünüze attım, değil mi? Hay allah, ne kadar acımasızım!

Şimdi daha da önemli bir şey söylemek istiyorum: Hani şu aynadaki görüntünün değişmesini istiyorsan aynaya yansıyanı değiştir, deyip durmalarım var ya, ben bunu sevmediğim, beğenmediğim, şikayet ettiğim dünya ile ilgili sıkıntılarımdan kurtulmak, uyumlu, etkin ve mutlu bir hayat yaşamak için tüm dünyayı ve dünyadaki herkesi değiştirmeye çalışmak yerine kendimi anlayıp kendimi dönüştürmem gerektiğini okuduğum okul kitaplarından öğrenip söylemiyorum, yaşayıp deneyimlediğim için böyle ahkam kesiyorum. Yani tecrübeyle sabit! Yani biliyorum da söylüyorum, öyle ezbere konuşma değil bu söylediklerim...

Ben de bedbaht olduğum, kurban hissettiğim, en doğru ve iyi kişinin ben olduğumu düşünüp herkeste ve herşeyde problem olduğunu düşündüğüm ve hepsinden nefret ettiğim dönemler yaşadım. Öyle kitaplardan okuduğum bilgiler de hiç önümü açmamıştı. Okuyup öğrendiğim şeyler hiç de dünyaya bakışımı değiştirmiyordu. Ama bir kere, hadi bunları biliyorsun da ne yapıyorsun bir baksana, diye kendimin farkına vardığım zaman çözüm yolunda yol almaya başladım. Ondan sonra, yani yolumu açmak için kendime izin verdikten sonra değişmesi, dönüşmesi gerekenin ben olduğunu görebilir hale geldim. Çevremde gördüğüm herşeyin benim zihnimin yorumu olduğunu, yani çevremdeki herşeyin benim zihnimi yansıttığını farketmek için kendime izin verdikten sonra. Bana gelip dertlerinden, sıkıntılarından, haksızlıklardan, adaletsizliklerden, düşmanlardan, pislikten, kötülükten bahseden arkadaşlarıma aynalardan bahsetmem bundandır.

Bugün bilim insanlarının çalışmalarıyla vardıkları noktada anlattıkları algı sistemi, zihinsel kayıtlar, zihnin bilgi işlem süreçleri gibi konuları onların ağzından dinlerken çenemiz düşüyor da hayran hayran dinliyorsak, ve fakat insanoğlunun varoluşunda zaten bu sistemlerin bu şekilde işlediğini bundan yüzlerce binlerce yıl önce ermişler, dervişler, bilgeler, Budha, Rumi, Şems-i Tebrizi farketmiş, bilmiş, anlamış ve aynalardan maynalardan bahsetmişse, ama bunu duyunca dudak büküyorsak "bilgi" ile ilgili algılarımızı şekillendiren kayıtlarımızı da bir gözden geçirelim derim ben... Aynı bir çift göz karşısında duran birbirinin eşi iki şeye bakıyor, biri değerli, diğeri değersiz iki farklı şey görüyor. Birbirinin eşi olan iki şeyi nasıl farklı görüyor? Her bir görüntü bakan gözlerin bağlı olduğu zihindeki kayıtlarla şekilleniyor. Gördüğü şey karşısında duran şeyler değil, onların zihnindeki yorumu, temsili. Yani anlayacağınız, ikisi de aynası, ikisinden de kendi görüntüsü yansıyor.

Uzun lafın kısası: Bu adaletsizliklerden, haksızlıklardan, düşmanlıklardan, kötülüklerden, pisliklerden, dertlerden, sıkıntılardan kurtulmak için aynayı değil aynaya yansıyan görüntünün kaynağını değiştirmek fikri hoşunuza gitmiyorsa siz yine bildiğiniz yöntemleri denemeye devam edin... Aynalara tükürüp küfür edip kırıp parçalayarak mutluluk ve huzura eren kimse görülmedi tarihte, ama kimbilir belki siz ilk olursunuz... :)))

8 Mayıs 2010 Cumartesi

"Sermayesiz İş Fikirleri"

"Sermayesiz"i de tırnaklasa mıydım?

Geçen hafta işyerinde elektronik posta kutuma gelen postalardan birini hem izleyicilerle hem de kendimle tartışmaya açıyorum :)

Kendimize çalışma fikri sıkça geliyor aklımıza, biliyorum. Gelen e-postada, özellikle kriz dönemlerinde işsiz kalanlara fikir vermek üzere iş fikirleri listelemişler. Listeyi aşağıya alıyorum, yanlarına da parantez içinde ilk aklıma gelenleri yazıyorum. Belki daha büyük fikirler için ışık yakar, belki bir girişime kıvılcım olur... Buyrun burdan yakın:


 Sermayesiz İş Fikirleri.
  • Eğitmenlik. Çeşitli el becerisi (hat sanatı) ya da teknik kurslara (flash tasarım) gidip bireysel olarak çalışabilirsiniz. (Bunu tam anlamadım, burdaki iş fikri bu el becerilerinin eğitmenliği mi, yoksa bu becerileri bir kursa gidip edinerek becerinizle ürettiklerinizi satmak mı? Böyle bir becerisi olan varsa ve o beceriyi edinmek bir sürü insanın ilgisini çekiyorsa, eğitmenlik iyi iş olabilir... Bir beceriyi edinmek için kursa gitmek ise sermaye gerektiriyor. Sermayenin miktarı da becerinin ne olduğuna bağlı olur herhalde. Bana okuyunca "hmmm.." dedirtmedi bu fikir, benim ilgimi çekmemekle birlikte bu işlerle yaşamını sürdüren insanlar olduğunu biliyoruz.)
  • El Satıcılığı. Evinizdeki yada çevrenizdekilerin kullanmadıkları fakat satılabilir olan eşyalarını toplayıp gittigidiyor.com ya da hemalhemsat.com gibi sitelerde komisyon karşılığında satabilirsiniz. (Bu işi kendi yapamayan ya da yapmaya vakti olmayanlar için böyle bir hizmet vermek iyi bir fikir. Arada benim de aklıma geliyor bu. Müşteri portföyü oluşturmak lazım... Ve dahi yeteri kadar mal devir hızına ulaşılınca dükkan bile açılabilir sitede.)
  • Evde ders verme. İlkokul çocuklarına 1-2-3. sınıf matematik ve Türkçe dersi gibi dersler konusunda yardımcı olabilirsiniz. (Güzel bir iş olabilir, but not my cup of tea.)
  • Koçluk. Eğer geçmiş iş deneyimleriniz bir değer yaratabilecek düzeyde ise uzman olduğunuz konuda koçluk yapabilirsiniz. (Yaşam koçluğu ve öğrenci koçluğu sertifikaları edinmiştim, bir ara ilgimi çektiler. Velhasıl, insanlara istediklerine, hedeflerine ulaşmak için nasıl düşünmeleri gerektiğini, iç dünyalarını nasıl yapılandırmaları gerektiğini anlatmak, o istedikleri şeyi ya da hedefi "neden" istediklerini anlamalarına yardımcı olmuyor. Koçluk size gelen danışana "hedefe ulaşma başarısı" yaşatma işi. Bu başarıyı yaşayamayacağını düşündüğü danışanla çalışmama kararı bile alabiliyor Koçlar. Çünkü onların da işlerinden sürekli para kazanabilmeleri için "insanları hedeflerine ulaştırırım!" etiketli bir ünlerinin olması lazım. Ben ise insanın, evrenin tüm kaynaklarının elinin altında olduğunu görebilmesi için bir isteğe veya bir hedefe kilitlenmesinin gereksizliğini keşfediyorum. Keşfetmek isteyen varsa beraber çalışabiliriz, ücreti de konuşuruz :)). Bunun adı Koçluk olmaz diye düşünüyorum, ama benim için iyi bir iş fikri olabilir.)
  • Danışmanlık. Uzman olduğunuz konuda danışmanlık verebilirsiniz. Benim elektronik ticaret ve proje yönetimi konularında yaptığım gibi. (E doğru...)
  • Ahçı. Kendi sokağınızda ya da çevrenizde oturan öğrenci ve bekarlara yemek yapabilirsiniz. (Güzel yemek yapan ve bu iş için uygun bir çevrede oturan için güzel bir fikir. Faturaları öder mi acaba?) 
  • Editörlük. Bazı web sitelerine başvurarak yazı hazırlama ve içerik gönderme teklif edebilirsiniz. (Hmmm... İlginç olabilir. Nasıl bir piyasa acaba?)
  • Çeviri. Yabancı diliniz var ise evden çeviri yapabilirsiniz. (E, bu da doğru... Benim içimi açmıyor.)
  • Fotoğrafçı. Evinizde küçük bir stüdyo hazırlayarak e-ticaret siteleri için ürün fotoğrafı çekebilirsiniz. Hatta stüdyonuzu yanınızda bile taşıyabilirsiniz. (İkinci sıradaki fikir ile birleştirilebilir... Paket hizmet işte!)
  • Tamirci. Eğer elektronik bilginiz varsa bozuk radyo, fırın vb. tesisat bilginiz varsa su tesisatı gibi konularda çevrenize destek hizmeti satabilirsiniz. (Garanti süresi geçmiş ürünler için yetkili servisleri bekleyip üstüne de bir sürü para dökmek istemeyen tüketicilere böyle kişiler lazım tabi. Benim işim değil bu, ama böyle becerileri olanlar için fena fikir değil.)  
  • Kışlık yemek hazırlama. Ev mantısı, turşu, sebze kurutma vb. “ev işi-el işi” şeyler yaparak para kazanabilirsiniz. Bebekli aileler için yoğurt yapmak da sayılabilir. (Özbekistan'da yaşadığım dönemde, bir arkadaşım bana her hafta meyveli kefir hazırlıyordu. Ben de her hafta para ödüyordum ona. Geçimini sağlamıyordu bu tabi ki, ama katkıda bulunuyordu. Küçük şişeciklerde bifidobakteri satılırdı eczane benzeri dükkanlarda. Doğrudan bakteriyi kullanarak mayalardı sütü. Çok leziz kefir hazırlardı. Şimdi marketlerden aldığım kefirlerin o zamanlar orada bayılarak yediğim (içtiğim diyemiyorum, buradakiler içilen cinsten, arkadaşımın hazırladıkları kaşıklanarak yenen cinstendi) kefirle alakaları yok.)  
  • Çocuk Bakımı. Çocuk bakabilirsiniz. (Eminim, bu işi zevkle yapıp üstüne de para kazanacaklar vardır. Ben değil.)
  • Hayvan Bakımı. Tatile gidenlerin kedi, köpek, balık vb. hayvanlarını evinizde misafir edebilirsiniz. (E bu da bi fikir... Sermayesiz hem de. Sanırım ben ilgilenmiyorum ama :). )
  • Sekreter. Henüz Türkiye’de oturmadı ama birkaç küçük işletmenin sekreter asistanlığını evden yapabilirsiniz. (Böyle işler yapan aracı firmalar var galiba, bir yerlerde görmüştüm. Sekreterlik işler için eleman istihdam etme maliyeti yüklenmek istemeyen firmalarla bu işleri evlerinden yürütecek kişileri bir araya getirmeye aracılık etmek daha uygun olabilir benim için. Yine de heyecanla sarılacağım bir fikir değil.)
  • Temizlikçi. Evlere temizliğe gitmek zaten bildiğimiz bir yöntem. (E, tabi...)
  • Organizatör. Birilerinin ya da şirketlerin yapacakları etkinlikleri planlama ve uygulamalarında yardımcı olmak, gerekli ayarlamaları yapmak. 
  • Düzenli mesaj (newsletter) hizmeti. Birçok firmadan düzenli olarak aldığınız e-mailler gibi siz de başka firmalar için aylık e-mailler hazırlayabilirsiniz.
  • Kişisel alışveriş. Eğer özel bir ilgi alanınız var ise o konuda kişilerin alışverişini siz yapabilirsiniz. Örneğin kitap konusunda uzman biri başkasına güzel bir kütüphane oluşturması için gereken kitapları alabilir. (Böyle çalışıp yaşayan insanlarla ilgili bir şeyler görmüştüm ya da okumuştum. Zevkli olabilir ;). Diğer yandan, fikire örnek olarak verilen "güzel bir kütüphane oluşturması için gereken kitapları almak" kafamı karıştırdı. Galiba kitap konusunda uzman olmadığım için...)
  • Tashih. Bazı yayınevleri bir kitabın baskısı öncesinde ilk baskısını birilerine okutarak, imla ve yazım yanlışlarını düzelttiriyorlar.
  • Takı Tasarımı. Hem kitap hem de kurs olarak çok sık görmeye başladığım bu konu oldukça keyifli. Biraz uğraşırsanız çok güzel takılar yapıp internetten satabilirsiniz.
  • Taşıma. İşe gidecek birkaç yetişkin yada okula gidecek birkaç öğrenci ayarlayıp aracınızla sabah götürüp akşam geri getirmeniz mümkün.
  • Proje Hazırlama. Tübitak ve AB projeleri ile ilgili olarak uyulması gereken standart ve usulleri konusunda kendinizi yetiştirirseniz ilgili dosyaların hazırlanması konusunda firmalara destek verebilirsiniz.
  • Araştırma. Özellikle yabancı diliniz var ise yurt dışındaki üniversitelerle yazışıp onların Türkiye’den ihtiyaç duyabilecekleri araştırmaları (Osmanlı arşivleri vb.) onlar adına yapabilirsiniz.
  • Sanat eğitimi. Çocukların yetenek ve becerilerini geliştirici eğitimler vermek.
  • Mum yapma. Mum yapmak parafin, boya, kalıp vb. bazı malzemelerle oldukça kolay yapılabilecke bir şey. Estetik yanınızı kullanarak çok özel mumlar yaparak satabilirsiniz.
  • Örgü. Kazak, hırka, atkı vb. el işi yaparak meraklısına satabilirsiniz.
  • Bahçe işleri. Sokağınızdaki apartmanların çimlerini ve çiçeklendirmesi ile uğraşmak, ağaçların ve çalılıkların budanması gibi işler ile para kazanılabilir.
  • Masaj. Masaj yaparak para kazanabilirsiniz.
  • Web sitesi hazırlama. Kanunen zorunlu olacak olan web sitelerini firmalar için evde hazırlayabilirsiniz.
  • Kişiye özel hizmet. Gömleğe isim yazmak, özel tasarımlı pasta yapmak, tişörte resim yapmak, fotoğraflardan video yapmak vb. çeşitli kişiye özel hizmetler satılabilir.
  • Muhasebe – Serbest muhasebeciler anlaştıkları firmaların defterlerini ve ilgili kayıtlarını evden tutabiliyorlar.
  • Macera turizmi – Eğer doğayı seviyorsanız ve güzel parkurlar biliyorsanız çeşitli grupları bu tip gezilere götürebilirsiniz.
  • Reklam danışmanlığı – firmaların internet üzerinden vermek istedikleri Google Adwords vb. reklamları evinizden organize edebilirsiniz.
  • Web kontrolörü – Türkiye’de resmi bir iş olarak yapılıyor ama bence umut vaad eden bir iş. Evinizden belirli konuda interneti takip ediyorsunuz. Bu bazen bir konu olabiliyor bazen bir markanın izinsiz kullanımını yakalamak vb. şeyler olabiliyor.
  • Bayi sistemi satışlar – Örneğin web sitenizden satıştan prim veren websitelerinin mallarını satabilirsiniz. Ör gittigidiyor reklamını yayınlayan sitelere klik başına belli bir ücret ödüyor.
  • Egzersiz hocalığı – Eğer yaşadığınız yerde sabah yürüyüşleri vb. spor aktiviteleri yapılıyor ve siz aerobik ya da benzeri egzersizler konusunda bilgili iseniz küçük bir gruba spor yaptırabilirsiniz.
  • Oyun grubu kurma – Belirli sayıda çocuk ile evinizde birkaç saatliğine oyun grubu oluşturabilirsiniz.
  • Hayvan psikologu – Türkiye’de olmamakla birlikte benim National Geographic’te belgeselini seyrettiğim bir iş. Hayvan sahipleri içine kapanan, çok öfkeli vb. hayvanlarının tedavisi için size danışıyorlar. Sanırım Türkiye’de bu işi veterinerler yapıyor. (Eee... Sermayesiz iş fikri mi bu?)
  • Atık toplama – Bizde çöpleri gezip toplayanlarca ya da büyük sitelerde kapıcıların yönettiği bir iştir. Eğer çevrenizi organize eder ve özellikle kağıt, plastik atıklarını belirli bir düzende toplayarak satabilirsiniz.
  • 2. el kitap alım satımı – Kitaba karşı bir ilginiz ve tabiî ki bilginiz de var ise eski kitapları alıp satabilirsiniz. Uzmanlık gerektiren bir iş olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.
  • Bal – Eğer arıcılık ve bal konusunu araştırırsanız, müsait olan bir yerde kovan kurup bal üretebilirsiniz. (What an idea!)
  • Dekoratif eşya onarımı – Evlerde kırılan lamba, çerçeve vb. aksesuarların tamiratını yapabilirsiniz.
  • Mimarlar evde çizim yapabilirler.
  • Sanat danışmanlığı - Uzman olunan konuda eğer kişisel pazarlama iyi yapılırsa dünya çapında ilgi görebilecek bir konu. (Çok doğru)
  • Bazı sitelerde dizilerde oyunculuk, filmlerde figüranlık vb. başvuru yapabilirsiniz. (Bu da bir fikir tabi...)
  • Menajerlik – Bazı ünlü oyuncu ve sanatçıların menajerliğini yapabilirsiniz.
  • Astroloji – Bu konuda kişilerin yıldız haritalarını çıkarmak ve burçları ile ilgili bilgi verme hizmeti. 
  • Satıcılık – Gazetelerde bir çok ilanına rastlayacağınız ve satış üzerinden prim alarak yapacağınız bir çok pazarlama işi bulabilirsiniz.
  • Bebek el izi ve ayak izini alçıya çıkararak ailelere satabilirsiniz.
  • İnce balondan oyuncak hayvanlar yapılabilir.
  • Balonların üzerine çeşitli resim ve mesajlar yazarak satmak.
  • Turnuva düzenleme – Bu konuda hukuki bir uygulama var mı bilmiyorum amabir müsabaka düzenleyip katılımcılardan bir bedel toplayıp, bu bedelin büyük bir kısmını kazananlara dağıtacağınız bir organizasyon yapabilirsiniz.
  • Makyöz – Evlere giderek makyaj yapabilirsiniz.
  • Güzellik Danışmanı
  • Eviniz müsait ise bir odasını öğrencilere ya da turistlere kiralayabilirsiniz.
  • Bisiklet Tamiri, özellikle çocukların bisiklete çok bindikleri yerde tutabilecek bir meslek.
  • Bilardo eğitmenliği (krizde işsiz kalanlar için yapılmışsa bu fikirler listesi, bu fikri uygulayacak kişiye kriz bitip de şirketlerde işe alımlar arttığında bile bu fikri uygulamaya devam etmesini öneririm. Bu oyunun eğitmenliğini yapabilecek kadar biliyorsa zaten bu aşamaya gelene kadar bir hayli zaman ve para yatırımı yapmış olmalı. Bu yatırımın meyvelerini yemek varken bir şirkete girip çalışmak zaten anlamsız.)
  • Doğum günü kutlama hizmeti – Çocuklar için doğum günü organizasyonu yapma – süsleme, palyaço, oyunlar ve etkinlikler düzenleme.
  • Arşiv – Eviniz müsait ise bir bölümünü şirketlerin dokümantasyon arşivi için kullandırtabilirsiniz.
  • Yaşlılara destek – Yaşlıların günlük bakım ve ihtiyaçlarını karşılama hizmeti
  • Körlere destek hizmeti – Bir yere gitmede yardım, kitap okuma vb.
  • İş danışmanlığı – Uzman olduğunuz konuda firmalara destek vermek
  • İş planı uzmanlığı – Firmalara iş planı hazırlamada destek verme
  • Eğer Hat sanatı vb. bir kursa katılmışsanız kaligrafi yapabilirsiniz. Bu sene Çeşme’de kızımın adını bir seramik üzerine yazdırmak için 20 dk . bekleyip 5 dk. İçin 20 YTL ödedim. Hesabı siz yapın.
  • Paketleme – Taşınmadan önce evdeki eşyaların paketlenmesi gibi bir hizmet verebilirsiniz.
  • Mum yapma – Parafin, ip ve çeşitli kalıplar kullanarak mum yapıp hediyeli eşya fuarlarında satmayı, yada hediyelik eşya satıcılarına satmayıp deneyebilirsiniz.
  • Marangozluk – Eğer ahşap konusunda bir beceriniz varsa mobilya tamiratı vb. konularda destek hizmeti verebilirsiniz.
  • Karikatür çizebiliyorsanız belki dergilerle yazışıp satma şansınız olabilir.
  • Evinizde hazırlayacağınız her türlü özgün gıdanın satışını düşünebilirsiniz. Reçel, turşu, peynir vb. sayılabilir.
  • Anne danışmanlığı veya doğum sonrasında anneye yardımcılık hizmeti
  • Çocuk elbisesi dikmek
  • Çocukları okula götürme, servis yapma
  • Bahçe, fabrika vb. temizliği yapma
  • Eğer resim beceriniz varsa bahçe duvarı bezeme, grafiti yapmak
  • Takı tasarımı ve uygulama (E, bu fikri yukarıda yazmıştı. Unutmuş belli ki...) 
  • Dergilere yazı yazma
  • Bilgisayar uzmanı iseniz bilgisayar problemleri konusunda çevrenize destek verebilirsiniz.
  • Yazılımcı iseniz Elance.com ya da rentacoder.com gibi sitelere üye olup tüm dünyadan gelen iş taleplerini hayata geçirebilirsiniz.
  • Şirketlerin verilerini yedekleme yada bilgi güvenliği konusunda destek verebilirsiniz.
  • Bilgisayar programlarını kullanma eğitimleri verebilirsiniz. Türkiye’de özellikle çocuklara okullarda verilen bilgisayar eğitimi çok yetersiz. Bu konu ile ilgili aileler için en iyisi profesyonel birinden eğitim aldırmak olacaktır.
  • Ev güvenliği ile ilgili danışmanlık hizmetleri (Bu konuda danışmanlık hizmetini en iyi kimler verebilir? :)). )
  • Evlilik danışmanlığı
  • Yuvalara, kreşlere yemek yapmak
  • Öğrencilere ödev ve projelerinde destek vermek
  • Avon, Anway vb. markaların satışını yapmak
  • Terziliğiniz varsa özel kostüm yapma
  • Dans öğretmenliği
  • Türkiye’de yok ama sabahları ve akşamları köpek gezdirme. (Türkiye'de de var diye biliyorum ben.)
  • El yapımı bebek ve/veya kukla yapımı
  • Kuru temizleme için evden malzemeleri alma, temizletip geri bırakma
  • Arabayı yıkatmak için adresten alma ve geri bırakma
  • Yaşlılar için her türlü servis ve hizmet (..."her türlü servis ve hizmet" ne demek?)
  • Firmalar için e- mail tasarlama ve gönderim (sanki bu fikirden de bahsetmişti...)
  • Firma çalışanlarını eğitme
  • Firmalara eleman bulma – Eğer eleman arayan firmalar için internette doğru kişileri bulup firma ile görüştürebilirseniz komisyonunuzu alabilirsiniz.
  • Sürpriz Düzenleme – Bence en hoş servis bu olurdu. “Game” adlı filmdeki gibi ama sadece hoş sürprizleri organize etmek
  • Her türlü ayak işi, evrak takibi gibi işler
  • Kayıp arama, bir nevi dedektiflik de olabilir.
  • Internette bir dergi çıkartmak ve popülaritesi arttıkça reklam geliri elde etmek.
  • Yüz ve ayak masajı servisi
  • Aile kütüğü, Soy ağacı araştırmacısı
  • Borsa alım satımı konusunda danışmanlık
  • Finansal planlayıcı – Türkiye’de olmamakla beraber son dönemde mortgage kredisi almak istediğinizde gittiğiniz bankalar sizin uzun vadeli ödeme gücünüzü hesaplayabilmek için ciddi anlamda finansal planlama yapıyorlar.
  • Odun kırıcı – kırsal bölgelerde, soba ile yaşanıyorsa. (Bu fikir bir ışık yakmadı bana...)
  • Kömür taşıyıcı – kırsal bölgelerde ve kömür paketli değilse – Eskiden çocukluğumun geçtiği Eskişehirde sokaklarda bu işi yapacak kişiler gezerlerdi. (Aklınızda olsun işte...)
  • Balık malzemesi satışı – Deniz kenarına yakın yerlerde
  • Akvaryum ve Kuş Kafesi Bakımı ve Tamiratı
  • Evlerde böcek ilaçlama
  • Boya ve Badana Yapma
  • Evlerde çiçek düzenleme
  • Bahçe düzenleme ve budama yapma
  • Hediyelik eşya yapımı – Ağaç oyma, makrome vb.
  • Elden davetiye dağıtımı
  • Evde kuaförlük hizmetleri – manikür, pedikür, saç kesim ve yapımı – kadın/erkek
  • Ev yapımı sabun üretimi
  • Kendi arabanızla günü birlik şoförlük ve gezdirme hizmetleri
  • Sağlıklı otlar danışmanlığı
  • Evi dekore etme
  • Dedektiflik
  • At eğitmenliği
  • İmaj danışmanlığı – Son dönemde büyük şirketlerde orta ve üst düzey yöneticiler için tutulduğunu biliyorum.
  • Yönetim koçluğu – yönetim deneyiminiz ve geçmiş tecrübenizi geleceğin yönetici adaylarına aktarabilirsiniz.
  • İthalat ve İhracat işleri – Yurtdışına mal satma veya alıcıya Türkiye’de satıcı bulma, internet aracılığı ile.
  • Sigorta satıcılığı – Prim usulü ile satış.
  • Internet danışmanlığı – tasarım, pazarlama, e-ticaret vb. (Bu da tekrar... Bir çok tekrar var gibi listede...)
  • Uluslarası danışmanlık – Türkiye’de çalışmak isteyen firmaların Türkiye’deki işlerini takip etmek ya da onlara Türkiye mevzuatı ve diğer konularda bilgi aktarmak.
  • Çeviri – Yabancı diliniz var ise doküman yada görüşmelerde tercümanlık (aaaaa!!!)
  • Takı tasarımı ve satışı (gözlerim devrildi!)
  • Hasarlı arabalar için ilgili parçayı hurdalıklarda arama ve bulma
  • Ütü yapmak
  • Dini bilginiz var ise mevlüt, yasin okumak.
  • Çim biçmek
  • Doğum günlerinde çocuklara sihirbazlık yapmak, kukla oynatmak
  • Çeşitli konularda güncel e-mail ve adres listeleri tutmak ve bunları satmak (doktorlar, eczaneler, insan kaynakları departmanları vb.)
  • DJ’lik yapmak
  • Müzik dersi vermek (piyano çalmak, nota öğretmek vb.)
  • Bakıcı ve temizlikçi bulma hizmeti verme
  • Doğada bisiklet ve yürüyüş gezileri düzenlemek
  • Mesai sonrası ofis temizliği
  • Ofislerin bitki ve çiçek bakımı
  • Ofis destek hizmetleri – bilgisayar, telefon vb.
  • Kuryelik
  • Evcil hayvanlar için gıda ve bakım malzemesi tedariği
  • Evcil hayvan eş bulma ve çiftleştirme hizmeti (A! Bomba bir fikir bu! İnternet üzerinden çöpçatan sitesi de oluşturulabilir. Var mı acaba, bir bakayım...)
  • Evcil hayvan fotoğrafı çekme hizmeti
  • Fotoğraflardan video yapma hizmeti verme
  • Piyano akordu yapmak
  • Resim çerçeveletme
  • Havuz temizliği
  • Anketörlük
  • Portre çizimi
  • Sokak müzisyenliği
  • Mobilya vb. için montaj servisi vermek
  • Çevrenizdeki uygun emlakların satım ve kiralanması
  • Koleksiyoncular için malzeme toplama
  • Özgeçmiş yazma hizmeti
  • Risk yönetimi danışmanlığı
  • Ev veya oda arkadaşı bulma hizmeti vermek
  • Güvenlik uzmanlığı
  • Okul fotoğrafçılığı
  • Kendini savunma sanatı eğitmenliği
  • Kişisel gelişim eğitmenliği
  • Terzilik ya da giyecek onarımı yapmak
  • Yabancıları şehirde gezdirme
  • Yabancılara tercümanlık
  • Şarkı söylemek
  • Müzik enstrumanı çalmak
  • Kar küremek – kışın
  • Yazılım eğitimi – basitWord vb. olabilir yada php örneğin öğreteni çok az bir konudur
  • Şarkı sözü yazmak
  • Tarot falı bakmak
  • Telefonla satış – Bazı çağrı merkezleri bu konuda her zaman eleman arıyor oluyorlar.
  • Cam Temizleme – Ev ve büro
  • Alet – Edevat kiralama Servisi – Türkiye’de bir firmanın örneğin geceleri kullanmadığı bazı araçları başka firmalara kiralaması gibi bir alternatif iş yaratılabilir.
  • Tişört, kravat vb. tasarım yapmak
  • Yazıcılık – Uzın ödev ve projeleri usulüne göre yazma hizmeti
  • Kullanılmış CD ve DVD’lerin kiralanması yada değişimine aracılık etmek
  • Bağımsız denetmenlik ve/veya kontrolörlük
  • Video çoğaltma, kasetleri cd’ye çekme hizmeti
  • Yurtdışından bir hosting firmasının Türkiye’de temsilciliğini alarak hosting satma
  • Internetten pazarlama danışmanlığı ve desteği vermek
  • Düğün videocusu
  • Ses kasedini yazıya dökme
  • Filmlere altyazı hazırlama
  • Basın duyurus hazırlama, metin editörlüğü
  • Tekne temizliği
  • Bodrum temizliği
  • Depo temizliği

Liste burada bitiyor gelen yazıda. Pek çok tekrar var gördüğüm kadarıyla. Üstünden geçerken bazılarının yanına aklıma ilk gelenleri yazdım parantez içinde. Arada bu listeye dönüp bakarım, yine aklıma bir şey getirirse, bir ışık yakarsa diye... Yanlarına yazarım yine. 

Siz ne diyorsunuz?